Ben Yemem!

Hoca, tek başına oduna gitmiş. Vakit de geçmiş. Hava ha karardı, ha kararacakmış. Kuru bir ağaç bulup kesmeye başlamış. O sırada bulunduğu yere doğru bir ayının geldiğini görmüş. Korkusundan yanındaki ahlat ağacına çıkmış.

Ayı gelmiş, ahlat ağacının dibinde bir müddet beklemiş. sonra kalkmış. Hoca'nın çıktığı ağaca tırmanmaya başlamış.

Hoca korkusundan ne yapacağını şaşırmış. Ayı, onu görmesin diye dalların arasına girip gizlenmeye çalışmış. Ayı yavaş yavaş ağacın tepesine doğru tırmanmış.

O sırada da akşam olmuş. Mehtaplı bir geceymiş... Hoca çıt çıkarmadan ayının her hareketini takip ediyormuş. Ayı kopardığı meyveleri önce ay ışığına tutuyor; sağlam mı, çürük mü diye bakıyor; sağlam olanları ağzına atıyor; iştahlı iştahlı da yiyormuş.

Bir ara elini Hoca'nın ağzı değecek kadar uzatmış. Hoca korkusundan ne yapacağını şaşırmış. Ayının kendisine ahlat ikram ettiğini sanıp:

"-Ben yemem!" diye haykırmış.

Hoca'dan habersiz meyve yemekle meşgul olan ayı, neye uğradığını bilememiş. O an boş bulunmuş olacak ki, paldır küldür ağaçtan aşağı yuvarlanmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder